Ali Baba ve Kırk Haramiler Masalı

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Çocuk Hikayeleri\/Masallari kategorisinde DeNiZ tarafından oluşturulan Ali Baba ve Kırk Haramiler Masalı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 385 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Çocuk Hikayeleri\/Masallari
Konu Başlığı Ali Baba ve Kırk Haramiler Masalı
Konbuyu başlatan DeNiZ
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DeNiZ

DeNiZ

Yönetim
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
2,081
Tepkime puanı
3,189
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim.Com
hikaye kitabı satın al
Bir varmıs bir yokmuş.
Bir zamanlar uzak bir ülkede Ali Baba ve Kasım adlı iki kardeş yaşarmış.
Ali baba son derece dürüst ve iyi niyetli, Kendi halinde odunculuk yaparak hayatını kazanırmış.
Kasım ise kıskanç ve gözü doymaz, kötü kalpliymiş.
Bir gün ali baba ormanda odun kesip toplarken onlarca atlının dolu dizgin geldigini gormus.
O da korkup ağaca çıkmış.
Yanındaki eşeği de o kadar korkmuş ki, zavallı eşek çalıların arasına sinmiş.
Aman Allahım.
1..2…3…40 taneler.
Sanırım bunlar, Herkesin altınlarını çalan 40 haramiler olmalı.
Onlar gidene kadar burda saklansam iyi olacak! Ali Baba, merakla 40 haramileri izlemeye başlamış.
Haramilerin başı bir kayanın önünde atından inmiş ve yüksek sesle bağırmış.
Açıl susam açıl! Bağırmasıyla beraber, kocaman taş, yana kayarak açılmış ve bir mağara ortaya çıkmış.
Haramiler hep birlikte içeri girmişler.
Ağaçtan inmeden onları beklemeliyim.
Hepsinin elinde torbalar vardı, insanlardan çaldıkları altınları galiba burada saklıyorlar.
Allahım bana yardım et! Korkudan ve şaşkınlıktan zaten kıpırdayacak hali kalmayan Ali Baba sessizce ağaçta beklemiş.
Bir süre sonra, tekrar kaya kapı açılmış ve tüm haramiler içeriden çıkmış,Kapan susam kapan! Haramilerin hepsi atlarına binip uzaklaşmışlar.
Ne kadar korksa da, Ali Baba mağaranın içindekileri çok merak ediyormuş.
Haramilerin yeteri kadar uzaklaştıklarından emin olunca, ağaçtan inmiş ve kayanın önüne geçip duyduklarını tekrarlamış.
Açıl susam açıl! Mağaranın kapısı birden gürültüyle açılmış.
Vay be!… Ben söyleyince de açıldı.
Alibaba korkarak içeri girmiş.
Etraf çok karanlıkmış.
Dar bir yoldan yürüyerek, mağaranın daha da derinlerine inmiş.
Birkaç dakika yürüdükten sonra mağaranın içinde, büyük, geniş bir alana ulaşmış.
Meğer haramiler altınlarını burada saklıyorlarmış! Gördükleri karşısında Ali Baba’nın şaşkınlığı bir kat daha artmış! Gözlerine inanamamış.
Haramilerin çaldıkları tüm altınlar, mücevherler torba torba oradaymış.
O kadar şaşkınmış ki.
Aman Allahım..
demek halktan bütün çaldıklarını burada saklıyorlar.
Ne kadar büyük bir hazine bu.
Kim bilir nerelerden ve kimlerden çaldılar bunları.
Neyse hemen 1 torba alıp, haramiler fark etmeden buradan çıkmalıyım.
Açıl susam açıl! Hemen eşeğine binip eve dönmüş.
Eve gidince karısına tüm gördüklerini ve yaptıklarını bir bir anlatmış.
Altınları görünce karısı önce çok sevinmiş, fakat bir taraftan da huzursuz olmuş.
Ali, bu altınlar bizim hakkımız değil, bence onları toprağa gömelim.
Sonra bakarız bir çaresine.
Sanırım haklısın ama ne kadar altın var burada onu da çok merak ediyorum.
Aslında bende merak ediyorum.
Sayalım mı? Saymakla olmaz.
En iyisi yarın abim Kasım lardan bir terazi iste.
Tartalım ve sonra saklayalım.
Ertesi gün ali babanın karısı Kasım’ın evine gidip bir terazi istemiş.
Günaydın, sizden bir terazi alabilir miyim? Çok meraklı olan Kasım’ın karısı teraziyi vermiş,ama vermeden önce altına küçük bir sakız yapıştırmış.
Ne tartacaklarını öğrenmek istiyormuş.
Eve dönen kadın, teraziyi Ali Baba’ya vermiş ve hemen altınları tartmaya başlamışlar.
Sonrada konuştukları gibi tüm altını bahçelerine gömmüşler.
Ertesi sabah, teraziyi geri götürmüşler,fakat sakıza yapışan bir altın parayı görmemişler.
Kasım ve karısı bunu görünce hayretler içinde kalmış.
Vay canına…
kardeşim bu altınları nereden buldu acaba? Hiçbir fikrim yok, ben un falan tartacaklar sanmıştım.
Meğer, altın tartıyorlarmış! Bak sen şuna! Gidip işin aslını öğrenmem lazım! Hemen koşarak Ali babanın evine onu sorgulamaya gitmiş.
Zaten çok aç gözlü adammış.
Merhaba Ali, çok ilginç bir şey oldu.
Size verdiğimiz teraziden 1 altın çıktı!! Sen fakir bir oduncusun.
Teraziye yapışan altın da neyin nesi? Ali Baba önce cevap vermek istememiş ama yalan söyleyemediğinden mecburen abisine her şeyi anlatmış.
Ancak onun huyunu bildiği için de sıkı sıkı tembihlemiş.
Sakın sen de gitme.
O altınlar bizim değil.
Hele haramiler fark ederlerse yanarız! Aman…tamam tamam. Amma da korkaksın.
Zaten bu yüzden fakir bir oduncusun işte, hahaha.
Tabi, Kasım paraya ve altına çok düşkün biri olduğundan kardeşini dinlememiş.
Yanına 2 tane eşek alıp hemen Ali baba’nın tarif ettiği mağaranın önüne gitmiş.
Açıl susam açıl! Kapı açılmış, içeri girip altınları görünce üstlerine atlamış ve çılgınca yuvarlanmaya başlamış.
Yaşasın…zenginiiiim! Yanında getirdiği çantalarını doldurup çıkışa doğru yürümüş.
Fakat kapıya vardığında, sihirli sözleri hatırlayamamış! Eyvah….napıcam şimdi! Pirinç miydi ya bu?? Açıl pirinç açıl! Yok yok, buğdaydı sanırım; açıl buğday açıl! Patates olmasın sakın; açıl patates açıl! Bu sefer buldum;,Açıl domates açıl! hay Allah’ım açılmıyor….neydi yaaa?!? İyice panikleyen Kasım sihirli sözleri düşünürken birden kapı açılmış.
Meğer haramiler geri gelmişler.
Onu oracıkta çantalarıyla yakalamışlar.
Sen de kimsin? Ne arıyorsun mağaramızda? Buraya nasıl girdin? Ben kasım. Ali babanın abisiyim.
Burayı o öğretti bana.
Biraz daha altın almam için beni gönderdi.
Beni affedin lütfen.
Ben suçsuzum.
Ali babayı bulun.
Kasım böyle söylese de haramilerin başı hemen onu sımsıkı bir iple bağlamış.
Şimdi bana Ali babanın evini tarif et bakalım.
Kasım korkudan hemen tarif etmiş.
Haramilerin başı, kimsenin bu gizli mağaralarını öğrenmesini istemediğinden, onu da mağaraya getirip hapsetmek istiyormuş.
O gece Kasım eve dönmeyince, karısı onu çok merak etmiş.
Ali babanın evine gitmiş ve Kasım’ın eve gelmediğini, onu çok merak ettiğini anlatmış.
Çok üzgünmüş.
Bunu duyan Ali baba hemen durumu anlamış.
Kasım’ı aramak için evden çıkınca kapısında kocaman bir çarpı işareti görmüş.
Bu işarette ne böyle? Hmm, sanırım ben anladım bunun ne olduğunu.
Bana birkaç dakika verin, hemen geliyorum.
Çok akıllı bir kadın olan Ali Baba’nın karısı bunu haramilerin yaptığını anlamış.
Biraz düşündükten sonra aklına bir fikir gelmiş.
Tüm komşu evlere de çarpı işareti koymaya başlamış.
Amacı haramileri şaşırtmakmış.
Gece yarısı haramiler Ali Baba’yı yakalamak için sokağa girdiğinde tüm evlerde çarpı işareti görmüşler.
Hangisinin Ali babanın evi olduğunu çözmeleri mümkün değilmiş.
Bütün evlerde işaret var.
Bu durumda Ali Baba’yı yakalamamız imkânsız.
Geri donuyoruz! Ertesi gün çevredeki esnaflardan Ali babanın evini iyice öğrenmiş.
40 tane küpe haramilerini sokmuş.
41. küpe de yağ doldurup Ali babanın kapısını çalmış.
İyi akşamlar.
Ben yağ tüccarıyım.
Çok uzak yoldan geldim.
Beni bu gece misafir eder misiniz? Size bir küp de yağ hediye ederim.
Alibaba çok iyi niyetli biri olduğundan yardımcı olmak isteyip kabul etmiş.
Tabi, içeri buyurun.
Birazdan yemeğe oturacaktık.
Siz de bize katılabilirsiniz.
Sonunda akşam yemeğine oturmuşlar.
Alibaba ve haramilerin başı Yemeklerini yerken, Ali babanın akıllı karısı bu durumdan şüphelenmiş ve mahzene inip küpleri kontrol etmiş.
İçerde misiniz? Evet, zamanı geldi mi? Çıkalım mı? Birazdan, benden haber bekleyin! Durumu anlayan Ali babanın karısı, hemen mutfağa geri dönmüş ve kaynattığı kazandaki yağdan bir kepçe alıp küplerden bir tanesine dökmüş.
Üstüne kızgın yağ gelen harami, çığlıklar atarak küpten fırlamış ve evden kaçmış.
Bu sesten korkan diğer haramiler de ne olduğunu anlamadan teker teker küplerinden fırlayıp kaçmışlar.
Evde harami başından başka kimse kalmamış.
O da şimdi korku içindeymiş.
Haramilerim çıkın dışarı vakit tamam! Bir anda karşısında elinde kızgın yağlı kepçesi ile duran Ali babanın eşini görünce hemen neler olduğunu anlamış.
O da aynı duruma düşmemek için kaçmaya çalışınca, Ali baba ve oğlu onu yakalayıp sıkı sıkı bağlamışlar,ve muhafızlara teslim etmişler.
Bundan sonra sıra abisi Kasım’ı kurtarmaya gelmiş, Ali Baba çabucak mağaraya gitmiş.
Açıl susam açıl! Kardeşini karşısında gören Kasım, sevinçten havalara uçmuş.
Allah’ım sana şükürler olsun.
Artık altın maltın umurumda değil çok korktum.
Tövbeler olsun.
Hemen kurtar beni buradan Alibaba.
Fazla mala tamah etmek insanın başına çok büyük dertler açabilir demiştim sana abi.
Ali baba sayesinde o ülke bir daha haramileri hiç görmemiş.
Altın paralar herkese eşit olarak dağıtılmış.
Tüm ülke artık çok zengin olmuş.
Ali baba ve kasım aileleriyle birlikte ömürlerinin sonuna kadar rahat ve mutlu yaşamışlar