DeNiZ
Yönetim
İlkokula gidiyordum. Çocukluğumun yoksulluk günleriydi. Babamın işsiz olduğu tarihlere denk gelir. O gün okuldan çıkmıştım, babamla bir lokantaya girmiştik. Tezgâhta daha önce soframıza hiç teşrif etmemiş bir yemek görmüştüm. Köfteler sulu patatesin içindeydi. Hiç unutmam.
▪Yemeğin adı İzmir köftesiydi. Görünüşüyle çok hoşuma gitmişti. Babam ne yemek istediğimi sorduğunda, ona o yemeği göstermiştim. Serde yoksulluk olduğu için, önce fiyatını sordu babam mecburen. İyi hatırlıyorum o günün şartlarına göre, tezgâhta en pahalı yemek oydu.
▪Babam önce bana baktı sonra yemeğe. “Şu fiyata olmaz mı? Çocuğun canı çekmiş” dedi. Tezgâhın arkasındaki adam gayet umursamaz bir sesle “olmaz” diye karşılık verdi.
▪O gün, babamın yüzünde gördüğüm o çaresizlikten sonra çocukluğum boyunca, bir daha babamın yanında hiç acıkmadım.
▪Şimdiler de, nerede bir lokantanın önünde çocuk görsem sofraya buyur ederim.
▪Çocuklar doysun, en çok da gülmeye…
✍️Atakan Gülgar
▪Yemeğin adı İzmir köftesiydi. Görünüşüyle çok hoşuma gitmişti. Babam ne yemek istediğimi sorduğunda, ona o yemeği göstermiştim. Serde yoksulluk olduğu için, önce fiyatını sordu babam mecburen. İyi hatırlıyorum o günün şartlarına göre, tezgâhta en pahalı yemek oydu.
▪Babam önce bana baktı sonra yemeğe. “Şu fiyata olmaz mı? Çocuğun canı çekmiş” dedi. Tezgâhın arkasındaki adam gayet umursamaz bir sesle “olmaz” diye karşılık verdi.
▪O gün, babamın yüzünde gördüğüm o çaresizlikten sonra çocukluğum boyunca, bir daha babamın yanında hiç acıkmadım.
▪Şimdiler de, nerede bir lokantanın önünde çocuk görsem sofraya buyur ederim.
▪Çocuklar doysun, en çok da gülmeye…
✍️Atakan Gülgar