Çok konuşulan en az tanınan Abdülmecid Han.

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Osmanlı İmparatorluğu kategorisinde DeNiZ tarafından oluşturulan Çok konuşulan en az tanınan Abdülmecid Han. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 438 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 3 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Osmanlı İmparatorluğu
Konu Başlığı Çok konuşulan en az tanınan Abdülmecid Han.
Konbuyu başlatan DeNiZ
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DeNiZ

DeNiZ

Yönetim
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
2,081
Tepkime puanı
3,189
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim.Com
25 Haziran 1861’de yani bundan 157 yıl önce Osmanlı tarihinin ismi en çok zikredilen ve şüphesiz en az tanınan hükümdarı Abdülmecid Han vefat etti.
Daha 38 yaşındaydı. Bir yerde kaderi benzememekle birlikte IV. Murad ve II. Osman gibi tahtı ve hayatı genç terk edenlerdendi. Sultan II. Mahmud’un en yaşlı çocuğu Cemile Sultan’dı. Osmanlı Tanzimat asrının hem Garp hem de Şark kültürüne vâkıf, ilginç bir kişiliği olan Cemile Sultan’ın (kendi deyimiyle de erkek olsa kim bilir nasıl bir tarih bizi bekliyordu) Kandilli Kız Lisesi olan sarayı bile bir yeni asrın temsilcisiydi. Taht küçük kardeşi Abdülmecid’e kaldı.

5b2e9ee85379ff2e984910da.jpeg
16.5 YAŞINDA TAHT
1823 Nisanı’nda doğan Abdülmecid Han tahta çıktığında (1 Temmuz 1839) sadece 16.5 yaşındaydı. Bizim tarihlerimiz bu genç padişahın 22 yıllık saltanatını çok basit ve toptancı bir şekilde değerlendirirler. Bir kısmı onu Tanzimat bürokratlarının elinde istedikleri gibi kullandıkları ve yeni devirdeki bürokratik reformlara bu yüzden karşı çıkamayan, zevk-u sefaya, haremdeki kızlara, eğlenceye ve içkiye düşkün bir padişah olarak çizerler. Bir kısmı ise birincilerin çiziminden hareketle Osmanlı İmparatorluğu’nda tüketimi arttıran, saraylar inşasıyla devleti borca batıran, başta İngiltere, Avrupa devletlerinin nüfusunun artmasını seyreden hükümdar olarak nitelerler. İkisinin ortasını bulmak zordur.

DEMİRYOLU DÖŞETTİ
Tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu henüz Sırbistan’ın doğusundan başlayarak bugünkü Romanya’nın cenubunu bütün Bulgaristan’ı, Arnavutluk’u, Atina ve Korint dahil Preveze, Tırhala üzerinden Adriyatik ve Ege arasındaki bütün kuzey Yunanistan’ı, Kiklos adaları hariç bütün Ege adalarını, Girit’i, Kıbrıs’ı, bütün Suriye, bugünkü Irak, Filistin, Lübnan’ı, Arap yarımadasını, Hicaz dahil Umman’a kadar olan bölgelerini, Yemen’i, Mısır’ı, Trablusgarp’ı, Tunus’u içeriyordu. Demiryolu yoktu. İlk demiryolu Batı Anadolu’da ve Balkanlar’da Sultan Abdülmecid devrinde döşendi. Önemli hastanelerin bazıları vakıf statüsüyle hanedan üyeleri arasından ve ordunun eliyle teşkil edildi. Tıbbi personel yüzyıldan beri yetişiyordu. Ziraatta bazı bölgeler, yeni ürünlere geçti.

OKULLAR AÇTI
İlkokullardan başlayarak kız ve erkek rüşdiyeleri (ortaokul), ilk erkek ve kızlar için açılan yüksek muallim okulları kurulması onun devrindedir. Üniversite kurulmaya teşebbüs edildi, muvaffak olunamadı, lakin üniversiteyi meydana getiren Tıbbiye, Baytar Mektebi, Orman Mektebi gibi kurumlar onun devrinde şekillenmiştir. Askeri mektepler yeniden düzenlendiği gibi, ordusu dağıtılıp yeniden kurulan bir ülkede kurmay eğitimine onun zamanında geçilmiştir. Vilayet nizamnameleri, belediye nizamnameleri, sağlıkla ilgili tedbirler ve kanunlaşmalar ya onun zamanında tamamlandı veyahut başlandı.

TELGRAFA GEÇTİ
Lise düzeyinde olmakla birlikte imparatorluğun iç ve dış idaresi için önemli memur yetiştiren okulların (Galatasaray Mekteb-i Sultanisi ve Mekteb-i Mülkiye) kuruluşuna Mehmed Emin Ali paşalar ve Fuat paşalar onun zamanında başladılar, Sultan Abdülaziz devrinde gerçekleşti, ikincisi tamamen onun eseridir, geliştirilmesi ise Sultan Abdülhamid devrine aittir. Nihayet telgrafın Osmanlı posta sistemine bütün askeri ve idare muhaberata geçişi onun zamanına aittir. Matbuat onun devrinde imparatorluğun milletleri arasında yayıldı. Sarayların inşası ise bir zaruretti. Topkapı Sarayı’nda 19. yüzyıl devleti ne temsil edilebilir ne de idare edilebilirdi. Üstelik devleti borca batıranlar saray inşaatı değil, doğrudan doğruya Kırım Savaşı ve Osmanlı-Rus Harbi’dir. 19. yüzyılın savaşı kolay bir cendere değildi.

İNSAN SARRAFI
16.5 yaşında tahta çıkan bu genç padişahın belki de bütün hanedan üyeleri içinde görülmeyecek derecede bir insan sarrafı olduğu ve çalışma grubunu fevkalade yönettiği bir gerçektir. Cevdet Paşa ile Midhat Paşa’yı yani geleceğin kan düşmanlarını, Reşid Paşa ile Mehmed Emin Âli Paşa ile Ahmed Vefik Paşa ve Fuad Paşa’yı bir arada yönetmek, onların çalışıp eserler yaratmasını sağlayıp teşvik etmek onun marifetiydi. Padişah bu değerli çalışma arkadaşlarına icabında serbestiyet vermişti. Olgunluk ve insanı tanıyıp işe göre idare etmek, bu yaşta bir Türk çocuğu için bulunmaz bir meziyettir.

MODERN HAYAT
Saray hayatı onun zamanında modernleşti ve saraylardan sadece cahil kadınlar değil, okumuşlar da çıktı. 38 yaşında hayatı terk eden Abdülmecid Han’ın devrinde adi cinayetlerin dışında hiçbir siyasi idam infaz edilmemiştir. Dış dünya ile ilişkiler fevkalade ustaca yürütülmüştü ve kendisinden sonra kardeşi Abdülaziz Han devrine alaturka musiki yanında alafranga musiki, hüsnühat ve tezhibin yanında Batı resim sanatı, Garb musiki kuruluşları (mızıka-i hümayun) devredilmiştir. Tanzimat devrinin tarihi, hatta padişahların doğru tasnif edilmiş biyografileri dahil henüz yazılmamıştır. Bu bizim için çağdaş Türkiye’yi anlamaktaki en büyük noksanlarımızdan biridir. Abdülmecid Han da doğru değerlendiremediğimiz bir hükümdardır.