Ölümden daha ötesi var mı? Ya da ölüm kadar gerçeği? İnsan ölümle karşı karşıya gelince anlıyor bunu. Sevgi, aşk, nefret hepsi sahte. Sevinç, üzüntü gözyaşı hepsi boş. Her şey değişir. Dün ölmeyi bile göze alacak kadar sevdiğin birinden bugün yolda görüp kafanı çevirecek kadar nefret edersin. Yada en büyük aşklar nefretle başlar klişesi. Kimin aşkı ne kadar gerçek olabilir ki? Ya da kim kimden ne kadar nefret edebilir? Ama ölümün sahtesi olmaz. O kadar gerçektir ki, insanoğlunun tozpembe dünyası kaldıramaz. Zordur kabullenmesi, karşılaşınca ölümle bocalar, konuşamaz. Dilinden dökülemeyenler gözyaşı olarak dökülür birer birer. Dedim ya zordur karşılaşması, kabullenmesi ve alışması. Ama insan işte herşeye olduğu gibi buna da alışıyor. Sonra hatırlaması kalıyor geriye. Tarihte bir gün ve geçmişten anılar..