İslâm’da Kadın ve Günümüz Toplumundaki Yeri

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ayetler ve Hadisler kategorisinde Prenses tarafından oluşturulan İslâm’da Kadın ve Günümüz Toplumundaki Yeri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,771 kez görüntülenmiş, 24 yorum ve 7 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ayetler ve Hadisler
Konu Başlığı İslâm’da Kadın ve Günümüz Toplumundaki Yeri
Konbuyu başlatan Prenses
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prenses

Prenses

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Mar 2020
Mesajlar
710
Tepkime puanı
1,068
Puanları
93
Konum
istanbul
Bütün insanlığın ilk görevi, yaratılış gayesini bilerek fıtratına uygun yaşamasıdır. Cenab-ı Hak, insanı bir fıtrat üzere yaratmış ve onu korumakla sorumlu kılmıştır. Bu fıtratı bozmayı ve yaratılış gayesini unutturmayı hedef edinen şeytan ve toplumun şeytanlaşmış aktörleri insanın yakasını bırakmamayı kendilerine görev bilmişlerdir.

Bu karmaşadan kadın da nasibini almış, modern akımların çok yönlü bir araç olarak kullandıkları bir silah haline getirilmiştir.

Biz bu yazımızda, kadının yalnızca sosyal topluma karışması, göz ve beden aşinalığı olacak düzeyde yabancı (mahrem olmayan) erkeklerle aynı ortamlarda bulunmasını değerlendireceğiz.

İslam, kadının sosyal toplum ile ilişki kurabileceği ve kadınlık/annelik görevinin ötesinde evi dışında bulunabileceği muhtemel mekânları ilim halkaları, cami ve gerektiğinde savaş cephesi olarak belirlemiştir.

Allah Resulü (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem), kadının gerekli eğitimi alması ve toplumu oluşturacak insanı yetiştiren annenin dini ve fikri gelişimini sağlaması için kadınları teşvik etmiştir.

O, kadınlara bayram namazlarına gelmelerini emrederek, toplumun ıslahı için gerekli olan kıymetli sohbetlerden geri kalmamalarını istemiştir.[1]

Yine Resulullah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz, ilimden habersiz olmamaları, vahyin terbiyesiyle hayatlarına yön vermeleri için cami cemaatine tam tesettürlü olarak gelmelerine izin vermiştir. Onların eşleri ve ebeveynlerinden kendilerine engel olmamalarını ve izin vermelerini de emir buyurmuştur.[2]

Kadınlar, Allah Resulü (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)’nün izniyle cephede de görev almış, tabiat ve fıtratına uygun işlerde Allah’ın emir ve nehiylerine uyarak görev ifa etmişlerdir. Nitekim Muavviz kızı Rubeyyi’: Allah Resulü (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) ile birlikte gazvede olduklarını, kendisi ve hanım arkadaşlarıyla beraber askerlerin su, sargı malzemeleri vb. ihtiyaçları giderdiklerini, yaralı ve şehitlerle ilgilenerek gerekli tedavi ve sevk işleriyle meşgul oluklarını anlatmıştır.[3]

Peygamberimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem): “Ümmetimin denizaşırı ilk gazvesini yapacak kişilere, bu amelleri sebebiyle cennet vacip olacaktır.” buyurmuştur. Ümmü Haram validemizin “ben de o kişilerin içinde olacak mıyım?” sorusuna; “ sen de onların içindesin “ şeklinde cevap vermiştir.[4]

Bir hadis-i şerifte “Allah’ın kadın kullarını mescitlerden engellemeyiniz.“[5], bir diğerinde ise; “kadınlara geceleyin mescitlere (gitme konusunda) izin veriniz”[6] buyurulmaktadır.

Bir de bu durumun aksi varid olan rivayetlerden örnekler verelim:

Hafız İbn-i Hacer, Fethu’l – Bari de İmam Ahmed ve Taberani’ye isnatla rivayet ettiği bir hadisede Ümmü Humeyd es-Saidiyye isimli bir kadın Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimize gelerek arkasında namaz kılmayı sevdiğini söyler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) de ona: “ Senin benimle namaz kılmayı sevdiğini muhakkak biliyorum. (Ne var ki) senin odanda kıldığın namaz hücrende kıldığından, hücrende kıldığın meskeninde kıldığından, meskeninde kıldığın mahalle mescidinde kıldığından, mahalle mescidinde kıldığın da benim mescidimde kıldığın namazdan daha hayırlıdır” buyurmuştur.[7]

Diğer bir rivayette de şöyle buyuruyor: “Kadınların mescitlerinin en hayırlıları odalarının derinlikleridir.” [8]

Hazreti Aişe validemizin şu sözü çok manidardır: “Şayet Resulullah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz kadınların kendisinden sonra düşmüş oldukları duruma yetişip bunu görseydi, elbette onları Beni İsrail’in kadınlarının men oldukları gibi mescitlere gitmekten men ederdi.” [9]

Yukarıda bir kısmı zikredilen delillerden şu sonuç çıkmaktadır:

a- Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) döneminde kadınların mescide gelip namaz kıldıklarına dair rivayetlerin bulunduğu bir hakikattir. Ancak, sahabe kadınlarının tesettüre ve mahremiyete ne denli uyduklarını, hangi kıyafetlerle cemaate iştirak ettiklerini de belirtmek gerekir.

O dönemde sabah namazı gecenin karanlığında kılınır ve kadınlar bu karanlık içinde tanınmazdı.[10] Ayrıca Peygamberimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem), kadınların dağılması için sahabesiyle bekler, daha sonra kalkar ve dağılırlardı.[11] Şimdi bu uygulamanın günümüz mescitlerinde uygulanabilir olduğunu söylemek mümkün müdür?

b- O dönemde erkek ve kadınların mescide giriş ve çıkış kapıları da ayrılmıştı.

Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bir keresinde “Keşke şu kapıyı kadınlara ayırsak (nasıl olur)” buyurdular. Bu sözden sonra İbn-i Ömer (Radıyallahu Anh)‘in kadınlara tahsis edilen bu kapıdan ölünceye kadar tek bir kez girdiği görülmemiştir.[12] Başka bir rivayette ise Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) insanları kadınların girdiği kapıdan girmeye alıkoyuyordu.[13]

Bu günkü mescitler de görülen manzara ile şu rivayetlerin farkını görmemek mümkün değildir.

Günümüz şartlarında erkeğin ilgisini çeken “koku sürünmek, tesettüre uymamak, aynı kapıdan girmek, erkeklerin görebileceği mekânlarda kılmak” gibi yanlış durumlara düşen hanımların camilere teşvik edilmesi doğru değildir. Ayrıca hanımların camilere gitmelerini gerektirecek ne dini, ne mantıki ne de toplumsal hiçbir gerekçe yoktur.

Kadın Erkek Eşit mi?

Beden yapısından ses tonuna, duygu dünyasından düşünce âlemine, sahip olduğu güçten suret ve şekline kadar birçok noktada erkekten farklı olan kadının sosyal hayatta kendisine yüklenen görev açısından erkekle eşit olması asla mümkün değildir. O halde günümüzdeki kadın erkek eşitliği konusundaki bir takım söylemler ancak ve ancak modern ve çağdaş olduğunu iddia eden dinsizlerin kadını asli fıtratından çevirmeye yönelik teşebbüslerinin bir sonucudur. Zira şuur sahibi varlıklar şöyle dursun evrendeki bütün cisimler dahi, kendilerine çizilen çizginin dışına çıkmadıkları ortadadır.

Eşitlik adı altında verme yerine yaptığı her şeyin karşılığını alma, paylaşma yerine bencilliği kardeşlik yerine çatışmayı, şefkat yerine öfkeyi, sevgi yerine nefreti öne çıkaran bir medeniyetin, aileyi yaşatması ve ayakta tutması imkânsızdır.

Karı – koca olmayı profesyonel birer meslekmiş gibi algılayan, daha evlenmeden oturup haklarını konuşan ve hukuku devreye sokarak özgürlüğünü ve mal varlığını güvence altına almaya çalışan kız ve erkekten nasıl sıcak bir yuva oluşabilir. Kısaca evini unutan, eşini değil işini önceleyen aile fertlerinden İslam medeniyeti gelişme kaydedebilir mi?

Erkek açısından evleneceği kızın güzel olması, aile bütçesine katkı yapacak bir işinin bulunması, kız için de evleneceği erkeğin yakışıklı, iyi bir gelir düzeyine sahip, yüksek makam, kariyer, geniş bir ev, lüks ev eşyası, otomobil gibi dünya nimetlerine sahip olması en öncelikli istekler olmuştur.

Kadın problemini dile getirenler, haklarını savunduklarını iddia edenler, kadının bütün kayıtlardan sıyrılmasını, tamamen serbest kalmasını savunurlar. Fakat kadının faziletinden, bu faziletin korunmasından bahsetmezler. Kadının açık gezmesine, içki, kumar ve eğlence âlemlerine katılıp burada yabancı erkeklerle iç içe olmalarına göz yumarlar.

Batıda kadın çarşıya, sokağa düştü, fabrikalara barlara gitti, rızkını aramaktadır. Kadın ticaret için istismar edildi, para için kadınlığı, kişiliği pazara çıkarıldı. İzzet-i nefsi, muhteremliği yok edildi. O şimdi hür bir köledir. Cahiliye dönemindeki gibi evlerde hizmet için değil, ticaret hanelerde çalıştırılmak için satılmaktadır. Bir kadın olarak en kıymetli varlığı olan şerefini eşya gibi diğer eşyaların yanında arz etmektedir. İşte Mü’min ve tesettürlü hanımların da çekilmek istendiği son durak burasıdır.

Kadının Asli Görevi

Kadına dört büyük vazife verilmiştir ki bu konuda kendisiyle kimse yarışamaz: hamile kalmak, doğum yapmak, çocuk emzirmek ve terbiye etmek.

Kadının bunları başarabilmesi için ağır ve yorucu işlerde yıpranmaması gerekir. Zira çocuğun ruhi kabiliyetleri için anne hayatının etkisi çok büyüktür. İş hayatına atılmış bir kadının bunca işleri yapmasına imkân var mıdır? Uzun yetişme döneminde çocuğa anasından daha özenle kim bakabilir. Şu kesindir ki yavruya anasından daha samimi bir sevgili bulunamaz. Gerektiği kadar merhamet eden kimse olmaz. Serbest hayata, iş ve memuriyete atılan anne ise çocuğuna bu titizliği gösteremez. Bu çocuklar ya başıboş büyür veya dadı ve eğitmenlerin elinde his oyuncakları olurlar.

Bir kadının memuriyet ve iş hayatına atılmasının büyük bir ekonomik yararı da yoktur. Zira kazandığı para; ev işleri ve çocuk bakımı, ayrıca daima dışarıda, insanlar arasında bulunacağından giyimi, saç, tırnak cilt bakımı için yapacağı masraflara bile yetişemeyecektir.

Kadın İdareci Memur İşçi Olabilir mi?

Allah (celle celalühü), evin idaresi gibi sorumlulukları erkeğe yüklediği gibi ailenin geçimini temin etme görevinden de yine erkeği sorumlu tutmuştur.

Kadının, analık vazifesini aksatmadan ve İslam’ın kalın çizgilerle çerçevesini çizdiği mahremiyet esaslarını çiğnemeden ilim öğrenmesi veya İslam’ın izin verdiği işlerle meşgul olmasında elbette bir sakınca yoktur.

Kadının, devletin muhtelif birimlerinde yetkili kılınmasını bu bağlamda ele aldığımızda İslam’a göre bunun caiz olmadığı ortadadır. Nitekim Resulullah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz İran kisrasının kızı (Boran) devlet reisliğine getirildiğini duyunca şöyle buyurmuştur: “İşlerini kadına tevdi eden bir millet asla felah bulamaz.” [14]

Hazeti Peygamber, (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) bir başka hadis-i şerifinin son bölümünde şöyle buyurmaktadır: “……… Fakat reisleriniz en kötüleriniz, zenginlerinizde cimrileriniz olur ve işleriniz kadınlarınızın emir ve havalisinde bulununca o zaman yerin altı, sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır.”[15]
 

Sondurak

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
480
Tepkime puanı
568
Puanları
93
Konum
Belirsiz
Emeğine sağlık güzel bir paylaşım olmuş :)
 

Prenses

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Mar 2020
Mesajlar
710
Tepkime puanı
1,068
Puanları
93
Konum
istanbul
Profil resmini karıştırdık ya heryerde eslimi görüyorum
 

Prenses

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Mar 2020
Mesajlar
710
Tepkime puanı
1,068
Puanları
93
Konum
istanbul
Fotoğraf değişiyor sürekli eslimkisine. Benziyor keci yap yine töbe töbe
 

Sondurak

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
480
Tepkime puanı
568
Puanları
93
Konum
Belirsiz
Utanıcak bir durum yok kralın kızı niyet önemli :) sakit ol ben koç olayim bari :) kafan karismasin