Kadınlar ve erkekler ne ister?
Sosyal çevremde ve arkadaş gruplarımda kadınlar; düzgün bir erkekle tanışamamaktan ve ilişkilerini yürütememekten, erkekler ise düzgün bir kadınla tanışamamaktan ve ilişki kuramamaktan yakınıyorlar. Peki hem kadın hem erkek aynı konudan muzdarip olduğu halde sorunun kaynağı ne olabilir?
Toplumlarda hem kadın hem erkek birbirine ihtiyaç duyar. Ancak günümüzde, kadınların ekonomik özgürlüğünün de bir sonucu olarak artık bu ihtiyacı görmezden gelmeye başladık. Bir ilişkinin temel taşları iletişim, sevgi, saygı ve güven olması gerekirken, dijitalleşme sürecinin de etkisiyle, bu değerleri yavaş yavaş kaybediyoruz. "Ne de olsa denizde balık çok" düşüncesiyle, karşımızdaki kişiyi anlamaya ve tanımaya çalışmıyoruz.
Bunun sebebi aslında, çocukluğumuzdaki travmalarla ortaya çıkan kök korkularımız ile yüzleşmek istemememiz. Yani bir nevi kendimize yönelmeden karşı tarafı suçlayarak, işin kolayına kaçmamız.
Nedir bu kök korkular?
Değersizlik korkusu, kaybetme korkusu, yetersizlik korkusu, başarısızlık korkusu, yüzleşme korkusu...
Duygusal belleğimizde, bu kök korkulara dayanarak çeşitli inançlar geliştiriyoruz. Örneğin "Bu devirde erkeklere güven olmaz", "Kadınlar çok maddiyatçı" gibi... Öncelikle bu korkularımızın farkına varmalı ve yenmek için çabalamalıyız. Böylece ilişkideki sorun kendiliğinden çözülecektir.
Kadınlar için
Kadınlar bir ilişkinin gidişatını ilk günden anlar. Düşünceleri çabuk netleşir. Olmayacak bir erkekle ilişkiyi devam ettiriyorlarsa, kabullenemediklerindendir...
Temelde kendisine bir prenses gibi davranılmasını isteyen kadın, tam tersi bir profile aşık olur. Çünkü bilinçaltında ki değersizlik korkusu, kendine en zor adamı bile aşık edebildiğini ve böylelikle değerli olduğunu kanıtlamak isteyen bir çocuk gibi mantıksız davranır!
Halbuki sevgi, karşılıklı beslenirse sevgidir. Diğer türlüsü, takıntıdır.
Özgüveni eksik olan kadınlar, bilinçaltında korkular barındırır. Bu yüzden karşısındaki kişiyi kontrol etmeye çalışır. Neticede kendisini erkeğe yetersiz hissettirerek veya baskı uygulayarak kaçmasına neden olur.
Bir kadın "Ben cinselliğimi yaşıyorum, mutluyum, aşk olmasa da olur" dese de, aşık olmadığı için üzülüyordur.
Yalnızlık korkusu nedeniyle acı çeken kadın, sadece hayattan zevk almadığını düşünerek iş değiştirmeye kalkabilir veya duygusal doyumsuzluğunu aşırı yemekle bastırabilir.
Kariyerine gereğinden fazla yoğunlaşan kadınlar, genellikle ilişkilerinden kaynaklanan bir problemden kaçıyordur.
Erkekler için
Bir kadın olarak ben de dahil olmak üzere ilgi beklemeyenimiz yok. İlgi, iletişimi gerektirir. İletişim ve önemsenme ihtiyacı kadınlarda 20-45, erkeklerde ise 25-30 yaşlarında yoğunlaşır. Yani kadınlar, erkeklerden 20 yıl daha fazla ilgi görmek ister! Ancak yaratılış gereği bunun farkında olmayan erkek, "Ben bir şey yapmadım, neden sorun çıktı anlamadım" der.
Evet beyler asıl sorun burada! Kadınlar sizden 'bir şey' bekliyor
Eril olmak, net olmaktır. Duygular içinde savrulmak yoktur. Eril, sözünde durur. Savaşçıdır.
Eğer erkek eril davranmazsa, kadın mutsuz olur ve öfke biriktirir.
Kadın eril olmaya başlar ve yetersizlik hissi ile başka kadınlar üzerinde erilliğini kanıtlamaya çalışır.
Eğer erkek kadını mutlu edemiyorsa, kadın oğlunun üzerinde egemenlik kurar. Oğlunu kendine bağımlı kılar. Sorumluluk almadan büyütür. Sürekli annesi ve karısı arasında kalan erkek, sonunda annesini tercih eder.
Sonuç olarak; Temelde hepimizin sevme ve sevilmeye ihtiyacı var. Önemli olan korkularımızın farkına varmak ve birbirimizin ihtiyaçlarını önemsemek.
Etkili bir iletişimin çözemeyeceği sorun yoktur. İhtiyaçlarımızı ve beklentilerimizi birbirimize açıkça ifade etmekten çekinmeyelim.
Mutlu ilişkiler ve mutlu çocuklar için kök korkularımızı birlikte keşfedelim.
Sosyal çevremde ve arkadaş gruplarımda kadınlar; düzgün bir erkekle tanışamamaktan ve ilişkilerini yürütememekten, erkekler ise düzgün bir kadınla tanışamamaktan ve ilişki kuramamaktan yakınıyorlar. Peki hem kadın hem erkek aynı konudan muzdarip olduğu halde sorunun kaynağı ne olabilir?
Toplumlarda hem kadın hem erkek birbirine ihtiyaç duyar. Ancak günümüzde, kadınların ekonomik özgürlüğünün de bir sonucu olarak artık bu ihtiyacı görmezden gelmeye başladık. Bir ilişkinin temel taşları iletişim, sevgi, saygı ve güven olması gerekirken, dijitalleşme sürecinin de etkisiyle, bu değerleri yavaş yavaş kaybediyoruz. "Ne de olsa denizde balık çok" düşüncesiyle, karşımızdaki kişiyi anlamaya ve tanımaya çalışmıyoruz.
Bunun sebebi aslında, çocukluğumuzdaki travmalarla ortaya çıkan kök korkularımız ile yüzleşmek istemememiz. Yani bir nevi kendimize yönelmeden karşı tarafı suçlayarak, işin kolayına kaçmamız.
Nedir bu kök korkular?
Değersizlik korkusu, kaybetme korkusu, yetersizlik korkusu, başarısızlık korkusu, yüzleşme korkusu...
Duygusal belleğimizde, bu kök korkulara dayanarak çeşitli inançlar geliştiriyoruz. Örneğin "Bu devirde erkeklere güven olmaz", "Kadınlar çok maddiyatçı" gibi... Öncelikle bu korkularımızın farkına varmalı ve yenmek için çabalamalıyız. Böylece ilişkideki sorun kendiliğinden çözülecektir.
Kadınlar için
Kadınlar bir ilişkinin gidişatını ilk günden anlar. Düşünceleri çabuk netleşir. Olmayacak bir erkekle ilişkiyi devam ettiriyorlarsa, kabullenemediklerindendir...
Temelde kendisine bir prenses gibi davranılmasını isteyen kadın, tam tersi bir profile aşık olur. Çünkü bilinçaltında ki değersizlik korkusu, kendine en zor adamı bile aşık edebildiğini ve böylelikle değerli olduğunu kanıtlamak isteyen bir çocuk gibi mantıksız davranır!
Halbuki sevgi, karşılıklı beslenirse sevgidir. Diğer türlüsü, takıntıdır.
Özgüveni eksik olan kadınlar, bilinçaltında korkular barındırır. Bu yüzden karşısındaki kişiyi kontrol etmeye çalışır. Neticede kendisini erkeğe yetersiz hissettirerek veya baskı uygulayarak kaçmasına neden olur.
Bir kadın "Ben cinselliğimi yaşıyorum, mutluyum, aşk olmasa da olur" dese de, aşık olmadığı için üzülüyordur.
Yalnızlık korkusu nedeniyle acı çeken kadın, sadece hayattan zevk almadığını düşünerek iş değiştirmeye kalkabilir veya duygusal doyumsuzluğunu aşırı yemekle bastırabilir.
Kariyerine gereğinden fazla yoğunlaşan kadınlar, genellikle ilişkilerinden kaynaklanan bir problemden kaçıyordur.
Erkekler için
Bir kadın olarak ben de dahil olmak üzere ilgi beklemeyenimiz yok. İlgi, iletişimi gerektirir. İletişim ve önemsenme ihtiyacı kadınlarda 20-45, erkeklerde ise 25-30 yaşlarında yoğunlaşır. Yani kadınlar, erkeklerden 20 yıl daha fazla ilgi görmek ister! Ancak yaratılış gereği bunun farkında olmayan erkek, "Ben bir şey yapmadım, neden sorun çıktı anlamadım" der.
Evet beyler asıl sorun burada! Kadınlar sizden 'bir şey' bekliyor
Eril olmak, net olmaktır. Duygular içinde savrulmak yoktur. Eril, sözünde durur. Savaşçıdır.
Eğer erkek eril davranmazsa, kadın mutsuz olur ve öfke biriktirir.
Kadın eril olmaya başlar ve yetersizlik hissi ile başka kadınlar üzerinde erilliğini kanıtlamaya çalışır.
Eğer erkek kadını mutlu edemiyorsa, kadın oğlunun üzerinde egemenlik kurar. Oğlunu kendine bağımlı kılar. Sorumluluk almadan büyütür. Sürekli annesi ve karısı arasında kalan erkek, sonunda annesini tercih eder.
Sonuç olarak; Temelde hepimizin sevme ve sevilmeye ihtiyacı var. Önemli olan korkularımızın farkına varmak ve birbirimizin ihtiyaçlarını önemsemek.
Etkili bir iletişimin çözemeyeceği sorun yoktur. İhtiyaçlarımızı ve beklentilerimizi birbirimize açıkça ifade etmekten çekinmeyelim.
Mutlu ilişkiler ve mutlu çocuklar için kök korkularımızı birlikte keşfedelim.
