En çok mesaj

Kullanıcı
Mesajı

*KANSIZLIK/DEMİRLE İLGİLİ DOĞAL YAŞAM

  • Konbuyu başlatan MeLiS
  • Başlangıç tarihi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Sağlık ve Püf Noktalar kategorisinde MeLiS tarafından oluşturulan *KANSIZLIK\/DEMİRLE İLGİLİ DOĞAL YAŞAM başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 251 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Sağlık ve Püf Noktalar
Konu Başlığı *KANSIZLIK\/DEMİRLE İLGİLİ DOĞAL YAŞAM
Konbuyu başlatan MeLiS
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan MeLiS
M

MeLiS

Ziyaretçi
*KANSIZLIK/DEMİRLE İLGİLİ DOĞAL YAŞAM*

Kansızlığa sebep olan şeyler:
Kalsiyum ve demiri birlikte tüketmektir. İnternette bunun bir listesi var.

Zeytin ve peynir gibi, peynir ile yumurta, et ile ayran/yoğurt gibi, ıspanak ile yoğurt gibi bunların birlikte yenilmesi kansızlık yapar.

Kahvaltıda çay içilmesi kansızlık yapar.
*Kalsiyum ve demir birlikte tüketilmeyecek, C Vitamini ile birlikte tüketilecek.

Ancak erkekler yanlışta beslense pek fazla kansızlık olmuyor.

Kadınlarda çok oluyor. Bununda sebebi kadınlar temizlik ürünleriyle daha fazla ilgileniyor.
çamaşır suyu, çamaşır deterjanı,bulaşık deterjanı, temizlik maddeleri,, temizlik maddelerindeki kokular, kremler, parfümler,losyonlar buna benzer bütün kokular kimyasal olduğu için hoşunuza giden kokular gitmeyen kokular olsun.
Parfümlü deterjan kokuları özellikle satılıyor, yumuşatıcılar bunları kokuları bunlar kadınlarda kansızlık yapıyor.

Birde tüylenme yapıyor,hormon dengesini bozuyor,erkekten daha çok tüylü kadınlar var, hem de çok var.Kadınların tüylü olması fıtri değil, kadınların tüysüz olması gerekiyor, fıtratı gereği!!!
Eğer tüylenme varsa bıyıkları çıkıyorsa, bacaklarında tüyler, kollarında tüyler, hatta sarı sarı sakal gibi tüyler çıkıyorsa kadınlarda bu onun hormonlarında bir dengesizlik olduğu, bozulma olduğunu gösteriyor.

Bununda sebebi hem kötü beslenmek hemde bu kokulardır.

Onun için bizim doğal yaşama dönmemiz şarttır.
Köylerle diyalog kurmak zorundayız.

Çok üzücü bir şeydir ki 200 haneli köyde 8 hane var. 300 hanelik köyde 8 hane var. Türkiye’yi gezin hep böyle. Rezillik yani, herkes şehir hayatına yerleşmiş,şehir hayatına uygun olmayanlarda şehre yerleşmiş.

Köyler yazlık gibi kullanılıyor. Yaz tatilinde çoluk çocuk geliyorlar, gran-tuvalet giyinmişler, tarlaya inmezler hayvan bakmak zaten yok, böyle oh ne güzel hava deyip, bir iki selfi çekip gelirler.

Böyle değil, köy hayatını yaşamamız lazım.Yaşayamıyorsak köy hayatının şartlarını evimize getirmemiz lazım.

Onu da yapamıyorsak köy hayatının gıdalarını evimize getirmemiz lazım.

Eskiden köyde çamaşır elde yıkanırdı, çok fazla kimyasal, deterjanlar, parfümler şunlar bunlar yoktu.

Pekmez vardı doğal , et , yumurta doğaldı. Demir yüklü yumurta , bugünkü yumurtalarda demir yok.
Hayvan florasanın altında günde 2 sefer yumurtluyor.
Halbuki köy tavuğu güneşte kendisi dolaştığı için yedikleri de güneş gören gıdalar olduğu için demir yüklüydü yumurtası..
Şimdiki yumurtalarda demir yok.

Bizim marketlerden aldıklarımızın hepsi yapay neredeyse, yoğurt yapay,süt yapay.
Bu kadar yapayın girdiği vücudumuz iyi bile bu kadar sağlıkla.
Onun için kadınların erken menopoz, erkeklerin erken iktidarsızlığı, kısırlığı,daha sayamayacağımız yeni yeni çıkan hastalıklar, diyabetin bu kadar olması, çocuk yaşta insanların 5 yaşındaki çocuğun diyabet olması, bütün bunlar bizim ana gıdamız ekmeğin bile genetiğinin değiştirilmesinden dolayıdır.

Markete gittiğimizde sanki enjeksiyon makinesinden, torna dan çıkmış gibi aynı renk, aynı ebatta, aynı kokuda elmalar,domatesler,biberler, patlıcanlar.

Bunlar endüstriyel mantıkla üretilmiş. Genetiği değiştirilmiş, gübresi değiştirilmiş, kimyasal,plastik gibi gıdalar.
Hayır bunları tüketmememiz gerekiyor.Bizim köylerle bağlantımız olmalıdır.

Köye gittiğimizde selfi çekilmek yerine elleri kolları sıvayıp köydeki mahsulleri toplayacağız.
Köydeki mısırları,meyveleri toplayacağız.
Onlardan sirke yapacağız.
Kış boyu ihtiyacımız olan şeyleri köyden tedarik edeceğiz.
Köyden birkaç kişiye ücreti neyse vereceğiz kargoya peynir,yoğurt,tereyağ,gönderecekler. Zeytinlerimizi yine köyde zeytin bahçesi olanlarla konuşacağız.
Evinde kendisi zeytini hazırlayıp size gönderecek. Marketten almayacaksınız.

Yani elmayı marketten almayın. Dilimleyin kurutun yersiniz sonra, mesela meyve suyu yerine hoşaf kültürü vardı,pekmezler sulandırılıp içilirdi.

Kuşburunları, marmelat yapılırdı. 150g kuşburnunda 15 kilo portakal C vitamini vardır. Hangimiz kışın kuşburnu çayı içiyoruz?
Kışın en güzel solunum yolları enfeksiyonu,grip ilacı ayva çiçeğidir.

Onu bulmadıysanız ayva yaprağı, onu bulamadın ayvanın dalları,kabuklarını toplayın.
Ayvanın yapraklarını kurutalım. Yani bunları kış için hazırlayalım.

Herşeyi hazır alır hale geldik. Bu sefer mali olarakta kazancımız yetmemeye başladı.
Sırf tüketici olduk biz. Bunları derhal bırakmalıyız.
Bazı arkadaşlar eğitim veriyorlar takip etmiyoruz.
Doğal sabun yapılabilir, doğal kremler,parfümler yapılabilir, doğal tütsüler yapılabilir. Eviniz güzel koksun istiyorsanız oda parfümü almayın.
Çocukları kanser ediyorsunuz. Kendi elinizle yavrularınızı kanser ediyorsunuz. Hastanede oda parfümü koymuşlar otomatik olarak fis fis sıkıyor,insanlarda bunu ciğerlerini alıyor, ciğerlere yapışıyor,lezyonlar oluşuyor. Ondan sonra akciğer kanseri oluyorlar.

Eviniz güzel koksun istiyorsanız tütsü toprak kaplardan yapılanlar var. Ömer arkadaşımız Afyon’da kendisi yapıyor.
Benim talebem kendisi. Topraktan yapılmış testi malzemelerinden yapılmış ,her tarafı motifli, delikli,içine küçük mum koyuyorsunuz.
Üstüne biraz su birkaç ,birkaç damla doğal yağ,lavanta yağı,gül yağı,portakal kokusu olabilir. Soğuk sıkım doğal. Bu koku evinize dağılınca her şeyiniz güzel kokacak. Mobilyalarınız da güzel kokacak. Parfüm kullanmayın.

Her türlü temizlik ürünleri yapılabiliyor, imkanımız var. Köylerle diyalog kurabiliriz, doğal üretim yapanlar var. Onlarla iletişim kurabiliriz,doğal üretim yapanlar var.Onlarla iletişim kurabiliriz.

Talebimiz ne kadar çok olursa üretim o kadar çok olur.Bizim yememiz,içmemiz,giymemiz polyester , akrilik ihtiva eden ipliklerden oluşan kıyafetleri,çamaşırları,pijamaları giymeyelim.

Ayakkabıların ucuzunu almayalım,ya deri olsun ya da bez olsun.Kadınların giydiği ten çorabı da olmaz.

Benim babamın halası vardı.7-8 sene önce vefat etti.
80 yaşında idi,30 yaşındaki genç kızdan daha genç görünürdü.
Güldüğü zaman kırışıklığı yoktu.
Doğal beslenirdi,her şeyine dikkat ederdi.

Şimdi 30-35 yaşındaki bayanlar güzelleşmek için bir çok şey kullanıyorlar.
Yediğin neyse sen osun.Helal ve temiz yiyin diyor Cenabı Hak.

İnciri ,balı methetmiş evimizde yok.
Sütü methetmiş tamamen sentetik süt,yoğurt var. Zeytini methetmiş. İçine siyahlaştırmak için ilaç katılmış zeytinler var. Bu kafayı değiştirmeliyiz.

Radikal değişikler yapmalıyız. Spor yapmalıyız temiz havada. Elden geliyorsa nefsinizi şehir hayatından kurtarın.

Atıl hale gelmiş köyleri imar edin. Bu şehir hayatını bırakıp köy hayatına ne zaman gidersek o zaman sağlığımız olacak .

Hanımefendi çamaşır yıkamaz makine yapar, bulaşık yıkamaz makine yapar, evi süpürmez makina yapar.
Her şey bir düğmeye bakıyor. Her şey konforlu ve çok rahat. Hareketsiz olduğumuz ve güneş görmediğimiz için vüçuttan demir git gide gidiyor.
Tamir mekanizması çöküyor.

Bitkisel hayat yaşayan insanlar gibi yaşıyoruz.

Ama köy öyle mi? Sabah erken kalkıyorsun. Horozun ötmesi psikoterapidir, ineğin möö demesi pisikoterapidir. Hepsinin hikmeti vardır, Boş değildir. Tavukların gıt gıt yapması senin ona yem atman, ondan kendin parmaklarınla süt sağman hepsi pisikoterapidir.

Vücudun çalışıyor, bireyleri kendin yapıyorsun, çalışıyorsun, vücudun terliyor.
Eve gidip üstünü değiştiriyorsun. Köyün suyuyla duş alıyorsun.
Köy suyuyla çay demliyorsun.

Yemyeşil araziye bakarak çayını içiyorsun şifa budur.
Köy hayatına dönün. Köy hayatına dönmeyenler IQ ‘leri düşük olacak, kısır olacaklar, nesilleride sağlıksız olacaklar. Köy hayatı şifadır. Adam 30 yaşına geliyor daha çoçuğum olmuyor diyor,şehir hayatı sağlıksızdır, Adam apartmanda asansörle iniyor, altında marketten alıyor hazır şeyleri yine asansörle eve çıkıyor,oturup yiyor, Ne güzel konforlu hayat ama kendi hayatını dinamitliyor haberi yok; bu yaşam tarzı insan cezbediyor.

Diziler İstanbul boğazında çekiliyor, son model arabalar, son model cep telefon insanları özendiriyor.
Köy hayatına dönmeliyiz! Doğalını sevmeliyiz.