Makine Yapmı Danteller

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Örgü, Dantel ve Elişi kategorisinde DeNiZ tarafından oluşturulan Makine Yapmı Danteller başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 328 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Örgü, Dantel ve Elişi
Konu Başlığı Makine Yapmı Danteller
Konbuyu başlatan DeNiZ
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DeNiZ

DeNiZ

Yönetim
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
2,081
Tepkime puanı
3,189
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim.Com
  1. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyıl başlarındaki Sanayi Devrimi dantel üretiminde büyük değişikliklere yol açtı. Dantel üretiminde kullanılan ilk makineler örgü makinesi temeli üstüne kurulmuştu. 1780’e gelindiğinde bu makinelerin bazıları Fransa ve İngiltere’de kullanılıyordu. 1809’da İngiliz John Heathcoat elde yapılan mekik dantelinin ağını dokuyabilen bir makine yaptı. El dokumacıları bu makine örgüsü ağı daha çok, sonradan bezenecek bir yüzey olarak kullandılar. Üzerine desenler işlediler, kaliteli muslin kumaşlarla aplikeler yaptılar, arasından kurdeleler geçirdiler ya da iğne oyası motifler iliştirdiler. 1813’te geliştirilen Levers makinesiyle el işi dantellere benzeyen zarif dantel motiflerinin üretilmesi sağlandı. Modern Levers dantel makinesi ise yaklaşık 15 ton ağırlığındadır ve 2,5 metre ya da daha fazla genişlikte dantel dokuyabilir; bir defada 600 tane dar ara danteli çıkarabilir. Ara dantelleri, ağartılıp boyandıktan ve kayganlık verildikten sonra şeritleri birleştiren tek bir ipliğin çekilmesiyle birbirlerinden ayrılır. Dantele benzer bir başka dokuma türü de Schiffli nakış makinesiyle yapılır. Bu makinede tül ya da organze gibi ince ve saydam kumaşlar üzerine desenler işlenir. Modern makine dantelleri pamuk, ipek, yün, yapay ipekli kumaş, naylon ya da bu gereçlerin karışımıyla yapılabilir.
Dantel Türk Mü Fransız Mı

“Pencere güzeli… İnce, zarif, Fransız…” Ev tekstili ürünleri arasında bu spotu görünce ister istemez gözler o yöne doğru kayıyor ve en son sıralamada yer alan “Fransız” kelimesine takılıyor.
Bahsedilen özellikler neredeyse hemen her evin bir odasında yer alan gipür perdelere ait. Ama biz hâlâ “Fransız”da takılı kaldık. Bu arada bazı markaların spotları da İsviçre vurgusuyla kafamızı karıştırmadı değil. Brillant Gipür’ün araştırmalarına bakılırsa bu konu daha farklı boyutlar içeriyor. Görünen o ki gipürün zarafetinden pay çıkarmak ne Fransa’nın ne de İsviçre’nin hakkı.

İstanbul’un nüfusu milyonlara

ulaşmadan once zamanın usulca aktığı ve bir tığ gibi bu güzeller güzeli şehri işlediği yıllarda Türk kadınlarının maharetli ellerinden çıkan danteller evlerini ve kendi yaşamlarını incecik bezeyip şekillendirirken Avrupalılar’ın da ilgisinden kaçmıyordu.Hac için Kudüs’e gitmek üzere yola çıkan Avrupalılar Kostantinopolis’e uğramadan geçmek istemezlerdi ve İstanbul’dan etkilenmeden ülkesine dönen hiç kimse olmazdı içlerinde. Ülkelerine döndükten sonra unutulmak istenmeyen Doğunun gizeminin kâğıtlara dökülmesi kaçınılmaz oluyordu. Seyahatnamelerle yaygınlık kazanan egzotik Doğu imajına “Binbir Gece Masalları”nın çevirisi de eklenince yabancı elçilikler arasında heyet trafiği de baş göstermeye başladı.

İşte, Türk hanımlarının maharetli ellerinde narin görünümler kazanan dantelin Fransızları büyülemesi de bu elçilik alışverişinin başladığı yıllara rastlar.

Osmanlı İmparatorluğunu temsilen Fransa’ya giden diplomatların hem ev dekorasyonlarında hem de hanımların giysilerinde yer alan danteller yakın çevrelerdeki Fransız hanımlarının da ilgisinden kaçmaz.

O dönemlerin ilk dantel işlemeleri, din adamlarının, soyluların giysilerinde, sofra örtüsü ve perde süslerinde ve vaftiz giysilerinde yaygın olarak kullanılır. Burjuva sınıfının da giysilerinde dantel işlemelere sıkça yer vermesi dantelin yaygın olarak kullanımında hızlandırıcı bir etken olur.

Örtülerde, eşyalarda hatta erkeklerin giysilerinde de hanımların zarafetini aratmayacak kadar yer alır. Pantolonlarda, ellerin üzerine doğru kat kat inerek ceketten daha uzun olan gömlek kollarında hatta bazen kaşkol bazen de fular gibi yakalarda da detay olarak kullanılır.

Rivayete göre Fransız hanımları önceleri Türk hanımları kadar başarılı olamazlar bu işte. 1750’lerde Fransızlar bu sanatı profesyonelce öğrenmek ve dantel nakışının ülkelerine yeni bir ticari kaynak oluşturmasını sağlamak için Türk hanımlarını Fransa’ya davet ederler. Fransa’ya giden Türk hanımları Lyon şehrine yerleştirilir. Bu aynı zamanda dantelin sektörel boyut kazanmasına öncülük eder.

İlk dokuma sanayii hamlelerinin başladığı o yıllarda yerel dokumacılarla mekanik dokuma tezgâhlarını icat edenler arasında ölümlere varan kıyasıya mücadeleler başlar. Dokuma alanında ilk buluş sayılan mekiğin mekanik işlenmesinden modern tekstil endüstrisinin kuruluşu diye tanımlanan ilk mekanik dokuma tezgâhının icadına kadar bu kargaşa sürüp gider. En sonunda İngiltere Krallığı tarafından dokuma makineleri şiddetle yasaklanır. Ancak bu dönüşüm her yeni icatla kendini yenileyerek hızla yayılmaya gizli gizli getirtildikleri Saint Gallen manastırından devam eder.

O zamana kadar sesi pek duyulmayan Fransa 1800’lü yıların başında desenli dokuma tezgâhını icat ederek bu alandaki en büyük gelişmeye imzasını atar. Eskiden günlerce süren iş, desene göre delikler delinmiş bir karton parçasının ustalıklı kullanılması sayesinde bir saat gibi kısa bir zaman dilimi içinde başarılır ve en zor motiflerin dahi kolaylıkla işlenmesi sağlanır. Böylelikle Fransa tekstil sanayiinin ekonomik gelişimi, teknik mükemmeliyeti ve sanat olgunluğunun teminatı olma şansını da elde eder. Bu kez desenli dokuma tezgâhının mucidi bizzat Napolyon tarafından ödüllendirilir ve himaye edilir. Sahibinin adıyla Lyon’da 30 bin Jaquard tezgâhı kurulur. Milyonlarca insana istihdam ve kazanç sağlayacak bir endüstri kenti olan Liyon’a Fransız hanımlarına danteli en ince ayrıntılarıyla öğretecek olan Türk hanımlarının yerleştirilmesi de rastgele bir seçim değildir. Halen Fransa’da sırf dantel işiyle uğraşanlara tahsis edilmiş küçük yerleşim birimlerinin varlığını koruduğundan bahsedilir.

Fransızlar dantel işleme tekniğini geliştirdikten sonra bu sanata ticari boyut kazandırarak İsviçre’ye de satarlar. Bir süre sonra dünyanın en gelişmiş dantel makinalarının üreticileri arasında İsviçre de boy göstermeye başlar. Fransa’yla İsviçre’nin sık sık karşı kulvarlarda çarpıştırılması 1800’lü yıllarda Venedik’te işlenen bir tür iğne danteliyle gipür dantele geçişten sonra da devam eder.

Ülkemizde 91’lere kadar bazen Fransa’dan bazen de İsviçre’den ithal edilen gipürün üretimine geçilmesi “Brillant Gipür”ledir.

Bazılarına göre gipürle tarih, iç içe örülmüş, birinin diğerinin ilhamından uzak kalamayacağı bir örgü. Çıkış noktası kabul edilen İstanbul’dan farklı kapıların aralandığı Fransa’ya kadar götürülüyor bu çizgi.

İlk olarak 1995 yılında Cemil İpekçi’nin gipürün dansı adlı defilesiyle 17. yüzyıl Fransa’sında gipürün insanların yaşantılarını nasıl şekillendirdiği anlatılmıştı.