Derler ki,Sultan Mahmut'lardan birine kısmeti bağlı bir adamdan söz etmişler.Sultan adamı bir de kendisi görmek ve kısmetinin ne kadar kapalı olduğunu test etmek istemiş.
Bir koca tepsi baklava yaptırmış.Üst tabakadan başka tepsinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizdirmiş.Adamını gönderip ona tepsiyi birinin bir adağı diyerek kısmetsiz şahsa vermesini ve şahsı takip etmesini istemiş.Adamımız tepsiyi almış.Yoldabir tanıdıgına rastlamış.İkisininde olaydan haberi yok.Adamımız hikayeyi anlatınca,tanıdığı gerçek bir hayırseverlik duygusuyla,"Senin baklavadan çok paraya ihtiyacın var,al şu iki altını,sat tepsiyi bana"demiş.Teklif adamımızın da işine gelmiş ve tepsiyi satmış.Olayıı izleyen Sultan Mahmut'un adamı gelip durup olduğu gibi anlatmış.Sultan hikayeyi duyuna"Fesüphanallah"demiş.Bu sefer görevlendirdiği kişiyi kısmeti bağlı adama hergün geçtiği tarafına o gelmeden o gelmeden hemen önce altın dizmsini ve kenara çekilip izlemesini emretmiş.
Adamımız köprüye gelince"Ya,hep aynı taraftan geçiyorum,bugün de diğer taraftan geçeyim,bir değişiklik olsun"demiş.
Sultan olanları duyunca,"Ya Hazreti pir"demiş.Adamımızı yaka paça beylik arazilerden birilerine getirmelerini emretmiş.Getirmişler.Adam korkudan tir tir titrerken ona bir kasnak verilesini emretmiş ve adamımımıza,"Bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın .En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak "demiş.Adamımız kasnağı savurmuş.Kasnak havada bir yay çizip
gelmiş ayağının dibinde durmuş.
Sultan" Ya malik el mülk"diye haykırmış."Getirin onu"Doğruca hazineye gitmiş.Adama bir kürek verilesini emretmiş."Küreği daldır,ne gelirse senindir."
Adam karşısında sultanı görünce ne yapacağını bilememiş,korku ve heyecandan küreği ters daldırmış ve gele gele bir metelik gelmiş.
Sultan "kısmeti bağlı" olmanın ne demek olduğunu anlamış ve sesli bir şekilde:
"Vermeyince Mabut,neylesin Sultan Mahmut?" demiş.
Bir koca tepsi baklava yaptırmış.Üst tabakadan başka tepsinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizdirmiş.Adamını gönderip ona tepsiyi birinin bir adağı diyerek kısmetsiz şahsa vermesini ve şahsı takip etmesini istemiş.Adamımız tepsiyi almış.Yoldabir tanıdıgına rastlamış.İkisininde olaydan haberi yok.Adamımız hikayeyi anlatınca,tanıdığı gerçek bir hayırseverlik duygusuyla,"Senin baklavadan çok paraya ihtiyacın var,al şu iki altını,sat tepsiyi bana"demiş.Teklif adamımızın da işine gelmiş ve tepsiyi satmış.Olayıı izleyen Sultan Mahmut'un adamı gelip durup olduğu gibi anlatmış.Sultan hikayeyi duyuna"Fesüphanallah"demiş.Bu sefer görevlendirdiği kişiyi kısmeti bağlı adama hergün geçtiği tarafına o gelmeden o gelmeden hemen önce altın dizmsini ve kenara çekilip izlemesini emretmiş.
Adamımız köprüye gelince"Ya,hep aynı taraftan geçiyorum,bugün de diğer taraftan geçeyim,bir değişiklik olsun"demiş.
Sultan olanları duyunca,"Ya Hazreti pir"demiş.Adamımızı yaka paça beylik arazilerden birilerine getirmelerini emretmiş.Getirmişler.Adam korkudan tir tir titrerken ona bir kasnak verilesini emretmiş ve adamımımıza,"Bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın .En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak "demiş.Adamımız kasnağı savurmuş.Kasnak havada bir yay çizip
gelmiş ayağının dibinde durmuş.
Sultan" Ya malik el mülk"diye haykırmış."Getirin onu"Doğruca hazineye gitmiş.Adama bir kürek verilesini emretmiş."Küreği daldır,ne gelirse senindir."
Adam karşısında sultanı görünce ne yapacağını bilememiş,korku ve heyecandan küreği ters daldırmış ve gele gele bir metelik gelmiş.
Sultan "kısmeti bağlı" olmanın ne demek olduğunu anlamış ve sesli bir şekilde:
"Vermeyince Mabut,neylesin Sultan Mahmut?" demiş.