Üç Dilek

  • Konbuyu başlatan MeLiS
  • Başlangıç tarihi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Dini Hikayeler kategorisinde MeLiS tarafından oluşturulan Üç Dilek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 231 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Dini Hikayeler
Konu Başlığı Üç Dilek
Konbuyu başlatan MeLiS
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan MeLiS
M

MeLiS

Ziyaretçi
Bir ara yine ilme dair sohbet eden Şeyh Muhammed Alaeddin (kuddise sırruhu), Sultan Mahmud b. Sebük Tegin el-Gaznevi'ye dair bir menkıbeyi şöyle anlatmıştır:

“ O zatın üç dileği vardı:
1. Acaba ben gerçekten Sebük Tegin'in oğlu muyum?
2. Âlimler peygamberlerin vârisleridir, hadisi gerçekten hadis midir?
3. Ben acaba cennet ehlinden miyim?

Yukarıdaki üç şeyin hakikatini öğrenmeyi çok temenni ediyordu. Bir gün veziri ile beraber tebdili kıyafetle gece vakti dolaşmaya başladılar. Dolaştıkları sırada sultan bir ara birinin ay ışığında bir kitap okumaya çalıştığını gördü ve ona,
'Sen kimsin ve ne yapıyorsun?' diye sordu ve o kişi cevaben,
'Ben fakir bir öğrenciyim, lambam olmadığı için Allah' ın [cellecelalüh] lambasının ışığında kitabımı okumaya çalışıyorum. 'dedi. Sultan duygulandı ve kendisini tanıtarak,
' Ben sultanım, bundan sonra medresede oku, bütün ihtiyaçlarını da ben karşılayacağım. ' dedi ve medreseye yakın bir odaya onu yerleştirdi. Sultanın öğrenciye bu ikramı yaptıktan sonra bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz'i [sallallahu aleyhi ve sellem] gördü ve ona hitaben şöyle dedi,
' Ey Sebük Tegin'in oğlu! Benim vârislerimden birine yardım ettin, Cennet sana vacip oldu.'
Bu ifade ile sultanın üç sorusuna da cevap vermiş oldu. 'Ey Sebük Tegin' in oğlu ' ifadesiyle babasının o olduğunu, 'Benim vârislerimden birine yardım ettin' ifadesi ile de hadisin gerçek olduğunu ve 'cennet sana vacip oldu' ifadesi ile de cennet ehli olduğunu belirtmiştir.

Bitlis'te Yatan Gönül Sultanları Kitabından / Menkıbe Kaynak : M. Şefik Korkusuz, Nehri'den Hazne'ye Meşâyihi Nakşibendî, s. 272-73.