Uzak Doğu’ya bir pencere

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Doğu Edebiyatı kategorisinde DeNiZ tarafından oluşturulan Uzak Doğu’ya bir pencere başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 602 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 3 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Doğu Edebiyatı
Konu Başlığı Uzak Doğu’ya bir pencere
Konbuyu başlatan DeNiZ
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DeNiZ

DeNiZ

Yönetim
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
2,081
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim.Com
Yükselen Doğu Edebiyatı hakkında düşünürken uzun zamandır ilgimi çeken Uzak Doğu Edebiyatı’na bir pencere açmak istedim. Özellikle son 2 yılda Japon, Kore, Çin Edebiyatının hem klasikleri hem güncel örnekleri yayın dünyasının gündeminde.

Gerek büyük yayınevleri gerek butik yayıncılar rotasını Uzak Doğu’ya çevirmiş durumda. Sık sık bu coğrafyadan gelen yeni kitap duyurularıyla karşı karşıyayız. Bu elbette olumlu bir gelişme zira pek aşina olmadığımız bir kültürün edebi üretimini tatmak okurlar için güzel bir fırsat. (Çok satanların baştacı Murakami’yi, Nobel ödüllü Mo Yan gibi isimleri bunun dışında tutuyoruz.)

Bunda 2014 yılında Pekin’de düzenlenen Kitap Fuarı’nın onur ülkesi olmamızın katkısı büyük diye düşünmüştüm. Fakat görüştüğüm farklı yayınevleri ve editörler bu etkileşimin daha geriye dayandığı görüşünde.

Koreli yazar Han Kang’ın “Vejetaryen” adlı özgün romanıyla kazandığı Man Booker Ödülü gözlerin yeniden Uzak Doğu’ya çevrilmesine neden oldu ve sürecin gücüne güç kattı. Çinli Yu Hua, Japon Yukio Mişima , ve Cuniciro Tanizaki Koreli Han Kang, Malezyalı Yangsze Choo başta olmak üzere birçok yazarın eserleri Türkçeye kazandırıldı. Okur da pek aşina olmadığı bu coğrafyaya ait keşfe kayıtsız kalmıyor… Peki çevirmenler, yayıncılar ve telif ajansları ne düşünüyor?

İşte yayın dünyasının gözüyle Uzak Doğu edebiyatı…

OKUR BATI EDEBİYATINA DOYDU


Göksel Türközü, bu bölümde sıkça atıfta bulunacağımız Man Booker ödüllü Han Kagn’ın Vejetaryen romanının çevirmeni. Aynı zamanda Kore Edebiyatı’ndan pekçok eserde imzası var. Honggyu Son’dan “Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser” ve son olarak Hwang Sok-Yong’un “Tanıdık Şeyler” romanını Türkçeye kazandırdı. Türközü’ne göre, Uzak Doğu edebiyatına ilgideki artışın en büyük sebebi eserlerin orijinal dillerinden Türkçeye çevrilmiş olması.

Son birkaç yıldır Uzak Doğu Edebiyatına ilginin artmasının en büyük sebebi güzel eserlerin asıllarından Türkçeye çevirilerinin çoğalması diye düşünüyorum. Aslında Uzak Doğu Edebiyatı her zaman zengindi ancak daha önce o dillere hakim çevirmen fazla olmadığı için geçmişte bazı eserler ikinci bir dilden gerçekleşiyordu. Ancak artık aslında çevrildiği için çevirilerin de seviyesi arttı diyebiliriz.

Çünkü Japonca ya da Korece bir eser önce İngilizceye ya da başka bir batı diline çevrildikten sonra Türkçeye çevrildiğinde çok yavanlaşıyor. Aslında olan zenginlik araya ikinci bir dil girince maalesef zayıflıyor. Bu sebeple bir eserin aslında Türkçeye çevrilmesi son derece önemli. Türkiye’de son on yıldır Popüler Kore Kültürüne ilgi arttı. Bu ilgi dünya genelinde geçerli. Kore Devletinin de desteğiyle popüler Kore kültürü farklı kanallar vasıtasıyla dünyaya tanıtılıyor. Bu da Kore Akımı olarak adlandırılıyor. Kore Akımı sayesinde Türk okurlar da Kore edebiyatına ilgi duymaya başladı aslında. Ancak çeviriler henüz çok fazla değil maalesef.

Bence Türk okur batı edebiyatına doymuş durumda. Artık daha farklı kültürlere ait eserler okumak istiyor. Çünkü 21. yüzyıl bence Asya yüzyılı. Daha önce fazla bilinmeyen ya da gizemli bulunan Asya ülkeleri özellikle Uzak Doğu diye tabir edilen ülkeler Türk okurun ilgisini çekmeye başladı.

resized_528e2-8b378befadobestock_78396386.jpg

Bu ülkeler her alanda ön plana çıktığı için edebiyatı da ilgi görmeye başladı. Ekonomik büyüme edebiyat alanında da etkilerini gösteriyor diyebiliriz. Geçtiğimiz yüzyılda Uzak Doğulu Edebiyatçılar eserlerinde daha çok yerelliğe yer verdikleri için ve bu sebeple güzel çeviriler yapılamadığı için belki de ilgi bu kadar çok değildi. Ancak artık gerek Çinli gerek Japon gerekse Koreli edebiyatçılar yerellikle evrenselliği eserlerinde yansıttıkça ve bu eserler farklı dillere çevrildikçe daha geniş bir okur kitlesi kazanıyorlar. Evrensel bir konuyu merak ettiği doğu gizemi ve yerelliğiyle birlikte görebilen okur daha fazla ilgi göstermeye başlıyor. Evet çevirilerin artması ve uluslararası alanda alınan ödüller Doğu Edebiyatına ilgiyi tabi ki artırdı. Türk okur kitap seçerken ölçüt olarak öncelikle bir eserin ödüllü olup olmadığına bakabiliyor. Ödül tabi ki ilgiyi artıyor. Ancak bu en büyük ölçüt olmamalı aslında. Yine de bilinmeyen bir edebiyat olduğu için okurlar ister istemez buna da bakıyorlar tabi..

Doğu Edebiyatının farklı dillere çevirilerinin artması tabi ki tanınırlığını artırdı ve yükselişe geçirdi. Bu güzel bir gelişme. Doğu kültürünü edebi çeviriler sayesinde daha yakından tanımaya başladık. Çeviriler sayesinde kendi kültürümüzle olan benzerliği de görebiliyoruz.

“KÜRESELLEŞMENİN ETKİSİ VAR”

Can Yayınları Uzak Doğu Edebiyatı’ndan pek çok eseri Türkçeye kazandırdı, yayımlamaya devam ediyor. Özellikle Yukio Mişima eserlerinde Can Yayınları’nın emeği büyük. Çağdaş edebiyat editörleri Emrah Serdan ve Cem Alpan’ın bu konudaki yorumları şöyle: “Basılan yazarlara bakacak olursak, arlarında farklar görürüz. Örneğin Tanizaki Japonya’nın modernleşme sürecine ışık tutan bir yazar. Türkiye’de Tanizaki, Kavabata ve benzerlerine duyulan ilginin ardında, modernleşme sürecinde Uzakdoğu kültürlerinin de bizimki gibi geleneksel kültürler olması, benzer çatışmaları yaşaması olabilir. Nitekim roman Batı geleneğine ait bir yazın türü, her ne kadar on birinci yüzyıla dayanan Japon anlatısı Genji’nin Hikâyesi ilk romanlardan biri olarak görülse de.

Bundan ayrı olarak, küreselleşmenin ve çeviri faaliyetinin yaygınlaşmasının da etkisi olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Vejetaryen’in yakaladığı başarı geçmişte mümkün olmazdı – bu örneklerde yeni bir yazar-çevirmen işbirliği söz konusu. Özellikle İngilizcede basılan bir çeviri eserin, çok kısa sürede tüm dünyayı dolaşabildiğine tanık oluyoruz. Dahası, okurlarda bu eserlerin söz konusu kaynak kültürü temsil ettiği inancı hakim oluyor, tanıtım da bu kanıyı perçinliyor. Uzakdoğu’nun, her zaman Batı için egzotiğin bir temsili olduğu da gözden kaçmamalı.”

Çevirilerin yaygınlaşması ve kazanılan ödüllerdeki artışla genel olarak Doğu Edebiyatı’nın yükselişte olduğunu söyleyebilir miyiz sorusuna editörlerin verdiği yanıt ise şöyle: “Bu tür furyalar birbirini takip edecek. Bu ilginin ardında yatan etmenlerden biri de söz konusu yazarların bir kısmının Amerika veya Birleşik Krallık’a göç etmiş İngilizce yazan yazarlar olması. Aynı şekilde, yine İngilizce yazılan, ama Hindistan’ı, Nijerya’yı, Kore’yi yahut göçmenlik deneyimini konu edinen romanlar da öne çıkıyor. Bu romanların ne kadar Uzakdoğu veya Nijerya edebiyatı olarak tanımlanabileceği tartışılır. Bizce bu olgu, küreselleşmenin bir yan etkisi. Dolayısıyla, satış anlamında belki yükselişte, ancak bahsini ettiğimiz edebiyat ne derece o coğrafyaların edebiyatı, artık tartışılır. Ancak elbette bundan ibaret değil. Japonya, Güney Kore, Çin gibi uluslarda, artık kendi modernleşme ve sonrasına ait deneyimlerini aktaran, özgün ve küresel okuma alışkanlıklarını etkileyen yazınlar üretilmeye başlandı.”

ANA AKIMDAN UZAKLAŞMA İSTEĞİ

Telif ajansı Kalem ise bu konuda sıkı adımlar atıyor. Özellikle Uzak Doğu Edebiyatı üzerine yoğunlaşan ekip pek çok eserin telif anlaşmasını yapmış durumda. Sırada yenileri var. Sorumlu Nazlı Gürkaş’a göre, okurlar daha önce pek aşina olmadıkları bir edebiyatla karşı karşıya ve bunu keşfetmekten mutluluk duyuyor…

“Son yıllarda Çin, Japon ve Kore’den daha çok kitabın çevriliyor olması elbette çok mutluluk verici. Kalem Ajans olarak her zaman önceliğimizi yeterince temsil edilmediğini düşündüğümüz edebiyatlara veriyoruz. Bu dillerden daha çok kitabın Türkiyeli okurlara ulaşması elbette çevirmenlerin de yetişmesine bağlı. Bunun için daha çok çeviri atölyesi düzenlenmeli, ilgili kişiler bu alanda düzenlenen uluslararası etkinliklere yönlendirilmeli.

Okurlar daha önce hiç aşina olmadıkları edebiyatlarla bazen bir antoloji aracılığıyla tanışıyor bazense Murakami gibi dünya çapında tanınan yazarların etkisiyle ilgilerini onlara şimdiye dek uzak gelmiş olan ülkenin edebiyatına yönlendirebiliyorlar. Ödüller de elbette büyük bir etkiye sahip. Bu yükselişi aynı zamanda insanların ana akım şeyleri okumaktan sıkılmasına bağlıyorum. Geçtiğimiz yıl bir arkadaşım Han Kang’ın Vejetaryen romanını okuyup sevdiğini ve benzer coğrafyalardan daha çok yazar keşfetmek istediğini söylemişti bana. Bunun üzerine kendisine çok kolay okunan ancak bir o kadar da nitelikli bulduğum, Tanizaki’nin Bir Kedi Bir Adam İki Kadın (Jaguar Kitap) romanını önerdim. Onu da çok güzel kitaplar takip etti.”