E
EfSaNe
Ziyaretçi
İSTANBUL TUTKUSU
Başka bir tutku İstanbul, şehirden öte.
Bir alışkanlık, bir karmaşa bağımlılığı belki de.
Derin dehlizlerine saklamış sevdayı,
Ve çıkarmıyor gün yüzüne yeterince çile çekmeden.
Başka bir tutku İstanbul, şehirden öte.
Bir anlatış, bir nümayiş çılgınlığı belki de.
Dipsiz kuyulara tutsak etmiş mutluluğu,
Ve armağan ediyor kendini gönülden sevene.
_____________________________________________________
HASRETİM SANA
Gül yaprağı gibi solgun kederli,
Bir damla su olsan bana yeterli
Derdim umman olmuş içim zehirli,
Bu akşam gel artık hasretim sana.
Yokluğun sanki bir ölüm korkusu
Sensizlik gecenin derin kabusu.
Ne bir lokma ekmek ne bir yudum su,
Geçmiyor boğazımdan hasretim sana.
_____________________________________________________
BOŞ SOKAK
Güvercin yemlediğimiz sokaktayım.
Üstümde kokun ve aklımda sebepsiz terk edişin var.
Sinsi intihar notları fışkırıyor her soluğumda burnumdan.
Kızgın ve umarsızım.
Güvercinler uçmuş, sokak boş ve sen yoksun.
Geceleri çakır keyif yürüdüğümüz kaldırımda oturuyorum.
Gülüşlerin duvarda ve zihnimde rimeli akmış gözlerin var.
Fevri çığlıklar susuyorum her bakışımda.
Kırgın ve kararsızım.
Güvercinler uçmuş, sokak boş ve sen yoksun.
_____________________________________________________
SENİ ÇOK ÖZLEDİM
Var demişti zaman
Hayat öyle demişti masalda
Sonsuzluk iksirini içmiştim dudaklarından…
Sevmiştim…
Mucizeydi bu…
Sabaha dek bir hamak üzerinde yıldızları izlemiştik
Biz seninle her şeydik
Ne oldu..?
Hangi cadıyı bu aşka çağırmadık sahi?
Yüreklerimizi uyuttu bir iğne battı da
Aşka açılacak 100 yıl kapanan gözleri
Nasıl açacak ömür ey yar?
Zaman geçti…
Seni çok özledim
Seni özlemek demek
Kendimi özlemek demek aslında
Seninle çocuk olan ve herşeye inanan yanımı özledim
Savunmasızlığımı,
Ağlamayı aşktan,
Sevilmeyi…
Seni çok özledim…
_____________________________________________________
SEVDİĞİM
Gittiğin dünden beri gün yok
Öyle durdum karşında taş gibi
Git dedim hani…
Gitmedin rahat ol…
Ben de bitmedim zaten
Ne vakit defterleri açarım
Bakarım o benim gözlerine…
Gözlerinin renk harelerini yediğim…
Sevdiğim…
Çarşı pazar nefesinde gezdiğim…
Tüm köylerini şehirlerini bildiğim…
Her şeyim…
Nerdesin..?
Bize ait öyle çok şey var ki hala
Onlara takılıp takılıp düşüyor yüreğim…
Şarkılarımız, hayallerimiz sonsuzlar…
Seni çok özledim…
Öyle çok özeldim ki
Seni görsem sadece ağlayabilirim…
_____________________________________________________
MUTLULUK BAZEN
Bazen mutluluk çayın son yudumu,
Bazen de bir simidi ikiye bölüp vapurdaki martılarla paylaşmaktır.
Bazen dünyaya gözlerini yeni açmış bir çocuğun annesini emdiği ilk an,
Bazen de başarmanın verdiği hazzı yaşamaktır.
Bazen bir kemanda basılan ilk nota,
Bazen de sahne sonunda duyulan alkıştır.
Bazen mutluluk kalabalıklar içinde kendini bulmaktır,
Bazen de yalnız başına bir duvara bakmaktır.
_____________________________________________________
UMUTSUZLUK
Kara bir ömür şu yaşadığım.
Başı sonu olmayan kara bir ömür.
Dağlarımı bir bir karlar yağarken,
Ve dolanırken ayaklarım gittiğim her yolda,
Nasıl başa çıkarım sen söyle bu hayatla?
Bugünüm boş, dünüm pişman, yarınım isyan.
Annem bile aramıyor artık umudu kesti kadın.
Bakkal beni görünce kafasını çeviriyorsa,
Nasıl başa çıkarım sen söyle bu hayatla?
_____________________________________________________
İNTİHAR SAYACI
Kaçıncı kadeh ömründen kırılıp akan?
Kaçıncı vazgeçiş kim bilir çıkılan bir yoldan?
Ağzı bozuk bir sarhoş gibi üstüme bıçak sallarken hayat,
Kaçıncı aldanışım, kaçıncı yere düşmem…
Ve kaçıncı yerden kalkamayışım kim bilir?
Çamura bulanmış yüzüm, elimden tutan yok.
Çığlıklarım kimsenin kulağına gitmiyor.
Bir fazlalığım bu dünyada hissediyorum,
Kaçıncı deneyip ölemeyişim kim bilir?