İçten ve Karışık

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan BiRi
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Bana beni geri ver, yeter
Diye uyandım bu sabah
Bende bana, yer kalmadı

Bana beni geri ver, yeter
Diye uyandım bu sabah
Bende inan hal kalmadı
 
Ben bunun üstesinden nasıl geleceğim dediğin bir evre var. Bu evreden, kendine geldiğin güne kadar, üstüne o kadar çok şey devriliyor ki, o kadar çok kum serpiliyor ki üstüne, canın o kadar çok yanıyor ki bu yangından, hissizleşiyorsun. Hissizleştiğin gün, üstesinden geliyorsun.
 
Belki de ben gereğinden fazla büyütüyorum bazı sorunları. En iyisi, diğer insanların yaptığı gibi, umursamadan geçmek. Ne bir eksik, ne bir fazla. İnsanlara fazla anlam yüklemeye gerek yok, herkes kapladığı kadar var artık hayatımda.
 
Pekmez bilmez
Sen şaraptan dinle
Üzümün öyküsünü.....
 
paragrafın sonunda şöyle bir cümle geçti. "İyi bir insanım demiyorum, diyorum ki sevgim bunu haketmedi." .
 
Ben birini kırmışsam, kendimi kırarken olmuştur bu. Hiçbir zaman, kalkıp da birini kırmaya kıvırmadım gömleğimin kollarını. Ben kendime çevirdim namluyu. Üzerinize kan sıçramışsa, bu birini vurmak istiyorum demek değildir.
 
Çok sevdiğin bir şarkıyı uzun zaman sonra dinlediğinde farklı anlamlar çıkarırsın. Şarkı aynı ama geçen zamanın sana öğrettikleri uçurum.
 
Beklentim yokmuş gibi davranıp, içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum.
 
Bir şeyleri çok sıkı tutmanız, onun elinizde daha fazla kalmasına değil, kayıp giderken avuçlarınızın yaralamasını sağlar.
 
Kendimi çoğu zaman en kötü ihtimale hazırladığımdan dolayı sizi yıkan olayları ben kuru bi tebessümle aşıyorum.
 
Çok gülen bir insan uzun süre devam etse gözlerinden yaş gelir, ağlayan biri uzun süre sonra sinirden güldüğünü hisseder. Hızlı giden arabanın tekerine baksanız ters dönüyor gibi görünür. Haddini aşan her duygu zıttına dönüşür. Haddinden fazla sevdin şimdi nefrete dönüştü.
 
Ben hiçbirini affetmedim ayrıca affetmediğim gibi de unutmadım. Kelimelerden, mesajlara, mesajlardan imalara, bağırmalara, küfürlere, el işaretlerine, mimiklere kadar hiçbir şeyi unutmadım. Hepsi aklımda.
 
ve düştü özdemir asaf'ın
dilinden aşkın en güzel tarifi;
“sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor “
 
seni ve kemiklerimi sızlattıran özlemini, hangi rafa kaldırmalıyım, bilmiyorum. .
 
ölüm kurtuluş değil kaçıştır, diyor. tek kurtuluşum kaçmak ama bilmiyor.
 
Senin omuzların geniş ama güçsüzdü. Boşver, ben senin taşıyamayacağın yükleride bindirdim omuzlarıma..
 
Sen koştun diye, her yolun sonu olmak zorunda değilmiş. Sen sevdin diye, her çiçek açmak zorunda değilmiş. Sırf sen güldün diye, gülmek zorunda değillermiş. Ağladığın anlarda yanında kimse yoksa, ruhunda kendi elin varmış. Kimsesizmişim yalnızmışım sokağın ortasında kalakalmışım ve adımlarını takip edecek kimsem yokmuş. Ki, kimse de adımlarını takip edeyim diye önümde de yürümezmiş zaten. Her insan maviye birkaç şey sığdırabilirmiş ve kimse, siz ağlarken yanınızda olmak zorunda değilmiş. Ayazda kalsam, kimse kapısını açmazmış ve kimseden bana ev olmasını isteyemezmişim. Korkmak kötü bir şey değilmiş. Her insan korkarmış. Muhtaç olduğum suda boğulabilirmişim. Sevebilirmişim, gülüp, ölebilirmişim. Öldüğüm kadar gülüp, güldüğüm kadar ölebilirmişim. Kaçabilirmişim, koşabilirmişim. Ağlayarak uyandığım gecelerde, yanımda birinin olmamasına kırılamazmışım. Ben buymuşum. Kararsızlıklar içimi bitirebiliyormuş. Sustuğum da, konuştuğum da bana yaraymış. Susup , ağzımı açmayabilir; konuşup, susmayabilirmişim. Ben yenilebilirmişim ama ben, böyle olduğum müddet hiç yenemezmişim...
 
Birgün açtığın yara dan hesap sorar yaradan.....
 
Çabuk gözden çıkarıyor gibi gözüküyorum ama gözden çıkarmamak için verdiğim çabayı bir ben bilirim.